Sosyal Politikanın Hedefleri
Sosyal Politikanın ilk ve en genel hedefi, refah seviyesinin yükseltilmesi ve refahın toplumsallaşmasıdır. Sosyal politikanın ana hedefini genel olarak özetlersek; toplumsal değişim göstermek ve toplumsal gelişme sağlamaktır. Sosyal devletin asli işlevi, toplumsal kalkınmayı veya gelişmeyi sürekli olarak ileri bir noktaya taşımaktır. Sosyal politika dinamik bir yapıya sahiptir. Sosyal yapı değiştikçe sosyal politika da bu değişime uygun bir yapılanma geçirir. Sanayi Devrimi’nin ilk dönemlerinde sosyal politika sorunları bugünkünden oldukça farklıydı. Ancak hangi dönemde olursa olsun sosyal politikanın değişmeyen temel misyonu toplumu oluşturan bireyler ve gruplar arasındaki sosyoekonomik dengeyi korumaktır. Bu anlayış sosyal politikanın temel misyonu olarak her zamana varlığını sürdürecektir (Bedir, 2012:11).
Sosyal politikanın hedef grupları ise; toplumun kadınlar, gençler, yaşlılar, çocuklar ve engelliler gibi özel politikalar üretilmesi gereken kesimleri meydana getirmektedir. Bu kesimler öncelikli olmakla birlikte sosyal politika toplumdaki tüm bireyler için sosyal güvenlik, eğitim ve sağlık hizmetlerinin geliştirmesi ve nitelikli, konut ihtiyacının karşılanması konuları ile ilgilenmektedir (Ersöz,2011:54).
Tablo 1: Sosyal Kurumlar, Örgütlenme Biçimleri ve Fonksiyonları
Sosyal kurumlar
|
Örgütlenme Biçimleri
|
Temel Fonksiyonları
|
Sosyal RefahFonksiyonları
|
Sivil Kesim
|
Aile, akraba, arkadaş, komşu
|
Üreıne, sosyalleşıne, koruma, dostluk, manevi destek
|
Bağımlı üyelerinin bakımı, aile içi mali destek
|
Din
|
Dini kurumlar
|
Ruhi gelişme
|
Üyelerine refah, sağlık, eğitim, sosyal hizmetler sağlamakve anışmanlık
|
İşletme
|
İş organizasyonları
|
İstihdam
|
İstihdam ödenekleri
|
Piyasa (Özel Sektör)
|
Üreticiler (firma)
Ve tüketiciler (hane halkı)
|
Mal ve hizmetlerin
Değişimi
|
Ticari nitelikli sosyal refah malları ve hizmetleri
|
Sivil Toplum
Kuruluşları
|
Gönüllü kuruluşlar,
Gruplar
|
Karşılıklı yardım,
İnsan sevgisi,
Yardımseverlik
|
Kendi kendine yardım,
Gönüllülük, topluma yönelik
Sosyal hizmetler
|
Devlet
|
Merkezi yönetimler,
Bölgesel ve yerel
Yönetimler
|
Toplumsal amaçlarla
Kaynakların
Yönlendirilmesi ve
dağıtılınası
|
Yoksulluğun önlenmesi, ekonomik güvenlik, sağlık, eğitim ve konut hizmetleri
|
Kaynak: Yunus Ersöz Sosyal Politikada Yerelleşme sayfa:56
Tabloda görüldüğü gibi başlıca sosyal politika kurumları sivil kesim, dini kurum1ar, özel sektör, işletmeler, sivil toplum kuruluşları ve yerel ve bölgesel yönetimlerden oluşan devlettir. Yerel yönetimler de sosyal politikada kamu yönetim aygıtının bir parçası olarak fonksiyon yüklenmektedir.
Sonuç olarak sosyal politika devletlerin ana politikasıdır ve yukarıda saydığımız sosyal politikanın ana hedeflerinin yanında tezimizin de sosyal politika açısından değerlendirilmesinde kullanacağımız hedeflere değinelim.
1.1.1 Sosyal Uzlaşma
Bir görüş veya menfaat ayrılığını ortadan kaldırmak için, asgari düzeyde bile olsa değişik toplumsal kesimler arasında bir anlaşmaya varmak diyebiliriz. Bir başka açıklamaya göre sosyal uzlaşma, siyasi ve sosyal sistemin maksadına kavuşması için, takip edilecek yol, metot, davranış ve faaliyet biçimi, hak, hukuk, vazife ve mesuliyet dağılımı, sistemin maksatlarıyla imtizaç halinde olan (bağdaşan) davranışların yönünü tayin eden kaideler ve elde edilecek neticeler üzerinde sosyal diyalog sürecine katılan bütün üyelerin ya da ekseriyetin anlaşmasıdır (Seyyar,2011:55).
Bütün bu açıklamaların neticesinde sosyal uzlaşma; “Görüş ve menfaat ayrılıklarının giderilmesine yönelik kullanılacak metot ve düzenlemelerin neler olacağı ve nasıl uygulanacağı noktasında konsensüsün en geniş katılımla oluşturulması hedefi olarak belirtilebilir. Bir düzenlemenin sosyal uzlaşı hedefine uygunluğunu ölçümlemede düzenleme ile getirilen metotların ne kadar kişi ve topluluk tarafından kabul edildiğini ölçümünün yanı sıra ne kadar kişi ve cemaat tarafından kabul edilemez olarak görüldüğünün de ölçümlenmesi gerekir. Bu hedefin sağlanmasına yönelik olarak en önemli başarı kullanılacak metodun hemen hemen hiçbir kimse tarafından kabul edilemez olarak görülmemesidir Sayım;Görüşme).
1.1.2 Sosyal Barış
Sosyal siyasetin temel hedeflerinden olan sosyal barış, toplumun değişik kesimler arasında doğabilecek anlaşmazlıkların, uyuşmazlıkların ve menfaat çatışmaların sulhçu yöntemlerle çözümlenmesini sağlayan, dolayısıyla her türlü sosyal gerilimleri azaltan ve bunun yerine toplumsal huzuru temin eden ideal bir durumdur ( Seyyar ; 2013).
Sosyal politika, toplumsal olaylara, uyum ve devingenlik perspektifinden bakar. Bu açıdan toplumu meydana getiren unsurları ayrıştırmak yerine toplumu bütünleştirmeyi hedef alır. Sosyal sınıflar arasında sosyo-politik farklılıklar artıkça sosyal çatışma kaçınılmazdır. Sosyal politika bilimi de bunun bilincindedir. Adalete dayalı bir barışın sağlanması ve herkese insan onuruna ve haysiyetine yaraşır bir yaşam sunmak temel hedeftir. Günümüzde uyuşmazlık ve çıkar çatışmalarının barışçı yollarla halledilmesi, sadece işçi- işveren arasında değil toplumu oluşturan bütün sınıflar arasında sağlanması temel hedeflerden biridir (Şenkal, 2005:46).
Yukarıdaki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde sosyal barış; toplumda sosyopolitik farklılıkların artmasına bağlı olarak gelişen sosyal çatışmaların azaltılmasına yönelik önlemlerle ve toplumu meydana getiren unsurların daha fazla bütünleştirilmesi hedefidir. Bu çercevede yapılan düzenlemeye gelen tepkilerin çatışmaya yol açan farklılıkları azaltıp azaltmadığı noktasındaki ağırlığı, düzenlemenin sosyal barış amacına uygun olup olmadığı konusunda ölçü olarak ifade edilebilir. Bu ölçümleme yapılırken düzenlemenin yeni farklılıklar ve yeni çatışmalar meydana getirip getirmediği ve getiriyorsa bunun ortadan kaldırdığı farklılıklara oranlanması da ihmal edilmemelidir.
1.1.3 Sosyal Güvenlik
Sosyal Güvenlik Sosyal güvenlik (sosyal güvence), gelirleri ne olursa olsun, insanlara belirli sosyal riskler karşısında sosyo- ekonomik güvence sağlamaya dönük kurumsal tedbir ve uygulamalardır. Sosyal güvenliğin birçok tanımı yapılmaktadır. Bu tanımlardan birine göre sosyal güvenlik bir ülke halkının bugününü ve yarınını güvence altına almayı amaçlayan ve birbiri arasında sıkı bir birlik ve uyum kurulmuş olan kurumlar bütünüdür.(Tokol;2000:144).Sosyal güvenliğin esas gayesi, her insana, hayatın türlü hadiseleri karşısında ,(aşırı bir) muhtaçlığa ve sefalete düşmeden ve insan hakları bağlamında hürriyetinden fedakârlık ettirmeden insan şahsiyetine yaraşır bir hayat düzeyi sağlamaktır (Seyyar 2011:58).
Yukarıda anlatılanlar bağlamında “Sosyal güvenlik hedefi” gelire bağlı olmayan otonom tüketimlerin sağlanmasında insanları kişiliklerinden ödün vermeden faydalanabilecekleri işlevsel ve yaygın (herkesi kapsayan) bir sosyal sigorta sisteminin kurulması ve sürekli geliştirilmesi hedefi olarak ifade edilebilir. Bu çerçevede bir düzenlemenin sosyal güvenlik hedefine uygunluğu, düzenlemenin, otonom tüketim tanımlamalarında değişiklik yapıp yapmadığı, bu değişikliklerin rasyonel olup olmadığı, sosyal güvenlik alt standartlarının geliştirilmesi hedefine hizmet edip etmediği, bütçe imkânlarıyla uyumlu olup olmadığı, dolayısıyla uygulanabilir olup olmadıklarının tespitiyle ölçümlenebilir.
1.1.4 Sosyal Refah
Sosyal refah toplumlarda Kişi başı GSMH’nin yüksek olduğu ve istisnasız herkesin, asgari seviyede de olsa, sosyal güvence içinde yaşaması sosyal refahtır. Sosyal refah sadece maddi zenginlik (bolluk, servet, para, sermaye vb.) anlaşılmamalıdır. Manevi zenginlik (ferahlık, huzur, saadet vb.) sosyal refahın tamamlayıcı unsurudur
Sosyal politikanın en önemli hedefi sosyal refahın sağlanması ve geliştirilmesidir. Sosyal refah, ekonomik sistemin sonuçlarının eşitlenme çabası olarak ifade edilebileceği gibi, toplum kesimlerin sosyal haklarının eşitliği doğrultusunda tüm sosyal hakların yükseltilmesi olarak da ifade edilebilir; eğitim, sağlık barınma, sosyal güvenlik alanlarında daha çok kişinin, daha yüksek seviyede yararlanması sosyal refahın amaçlarındandır (Tuna ve Yalçıntaş:1997:209).
Toplumun refah seviyesinin yüksek olması, o ülkenin de zengin olduğuna da dalalettir. Bu gibi ülkelerde genelde servet (zenginlik), yatırımlara yönlendirilmekte ve dolayısıyla iş sahaları açılmakta ve işsizliğin önüne geçilmektedir. Servetin sadece zenginler arasında dolaşan mülkiyet haline dönüştürülmemesi için, sosyal devletler, gelir dağılımı politikalarıyla zenginliğin tabana yayılmasını ve toplamda sosyal refah seviyesinin dengeli bir şekilde artmasını sağlamaktadır. Maddi ve manevi zenginlik, sosyal devletlerin, asgari seviyede de olsa, toplumun her kesimine götürmek istedikleri ve adil bir biçimde sürekli olarak artırılmasını arzu ettikleri hedeftir. Kişi başı GSMH’nin yüksek olduğu ve istisnasız herkesin, asgari seviyede de olsa, sosyal güvence içinde yaşadığı bir toplum refah içindedir (Seyyar, 2011:59).
Bu açıklamalar birlikte değerlendirilde “ sosyal refah hedefinin” varılmak istenen nokta açısından birçok muğlak kavramı da içerdiğinden bahsedilebilir. Bütün bu muğlaklıkların sebebi aslında karşılaştırma yapılan diğer sujelerin durumlarının da değişken olmasına bağlıdır. Belki Dünya sağlık örgütünün (Who) sağlığın tanımını ortaya koyarken kullandığı metodoloji sosyal refah hedefinin tanımlanmasında da kullanılabilir. Dünya sağlık örgütünün tanımında sağlık “ sadece hastalık durumu olmayışı değil, kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik” halidir. Benzer şekilde sosyal refah hedefi “Sadece toplumda savaş, kıtlık, barınma sorunu vb. sorunların olması değil; toplumdaki gerçek ve tüzel kişilerin gelir seviyesi, adalet duygusu, manevi tatmin ve kendini güvende hissetme yönlerinden tam bir iyilik hali” beklentisi olarak kabul edilebilir. Bir düzenlemenin sosyal refah hedefine uygunluğunu test etmek için gerekli standartların belirlenmesi sorunu, aynen objektif sağlık kavramı çözümlemesinde olduğu gibi, dünya da refahın tanımlanması ve örneklendirilmesi noktasında model ülke, model uygulamalar ve inanç sisteminin değer yargılarının birleştirilmesi ile aşılabilir. Yani düzenlenmenin uygunluğu maddi yönden kişi başı GSMH ve harcamaların gelişmiş ülkeler seviyesine getirilmesine yönelik olup olmadığı manevi yönden ise; kişinin özgürlük ve güven içinde bulunma hisleri ile manevi tatmini artırıcı diğer hislerin gelişimine ne kadar olumlu ve olumsuz katkı sunduğunun analizi ile tespit edilebilir.
1.1.5 Sosyal Adalet
Sosyal adalet, değişik toplum kesimleri arasında gelir dağılımı, hayat standardı, refah düzeyi gibi ölçütler açısından belirli bir dengenin sağlanmış olması; kamplaşmalara yol açabilecek gelişme farklılıklarının ve uçurumların ortadan kaldırılmış olması durumudur. Bunun için sosyal hakların dağıtımında hak ve vicdan duygularına uygun olarak eşitlikçi davranılması kaçınılmazdır (Seyyar;2011:60).
İlk başlarda işçi sınıfıyla yakından ilişkisi olan sosyal adalet günümüzde daha geniş bir anlam kazanmıştır. Özellikle liberal politikaların izlendiği günümüzde işçilerin dışında kalan ve ekonomik açıdan zayıf kesimlerin güçlü olanlara karşı korunması da sosyal adaletin bir gereği haline gelmiştir. Bütün insanlar bağımlı olmadan yaşamlarını sürdürmeli ve kendilerini geliştirebilme konusunda eşit fırsatlara sahip olmalıdırlar toplumdaki bireylerin gelişmesine katkıda bulunulmalı ki, bireysel gelişim sağlanıp, sağlıklı bir toplum oluşturulsun. Bu da ancak sosyal adalet anlayışının geliştirilmesiyle mümkün olabilir. Sosyal adaleti sağlamak sadece yoksullara fayda sağlamaz zenginlere de bir takım faydalar sağlar. Toplumdaki ayrıcalıklı insanlar eğer sosyal adalet sağlanamazsa, sahip oldukları sosyal kaynakları kaybetme gibi bir riskle karşı karşıya kalabilirler (Şenkal, 2005:48). Sosyal adalet en yalın anlatımla, nimet ve külfetlerin toplumda adil bir şekilde Dağıtılmasıdır; kaynakların eşit dağıtıldığı ve bütün üyeleri bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan güvende olan bir toplumun adil olduğunu belirtmiştir (Sunal;2011:286).
Sosyal adalet, toplum ve devletin güçlenmelerine, demokrasilerin sosyalleşmelerine yardımcı olmuştur. Kalkınma ve çağdaşlaşma uğraşlarında sosyal adalet ilkesinin çok büyük payı vardır (Şeker, 2013:151).
Bu açıklamalar çerçevesinde “sosyal adalet hedefi” için şöyle bir kapsayıcı tanımlama yapılabilir: Sosyal adalet hedefi, yukarıda sayılan tüm diğer sosyal politika hedeflerinin sağlanmasından ziyade uzun vadede sürdürülebilir olmasına yönelik olarak toplumsal algının hem kısa hem uzun vadede “ adaletin varlığı ya da sağlanmaya çalışıldığı” ‘na dair başarılı bir şekilde yönetilmesi ve oluşturulan bu algının gerçekçi olması hedefi olarak ifade edilebilir. Bir düzenlemenin sosyal adalet hedefine uygunluğu düzenlemenin kısa ve uzun vadede adalete hangi açılarda yaklaştırıp uzaklaştırdığı ve algıyı nasıl yönlendireceğinin analizi ile ölçümlenebilir.
1.1Düzenlemelerin Sosyal Politika Açısından Değerlendirilmesinde
Kılavuz Yönerge
Bir yasal düzenlemenin sosyal politika hedeflerini hangi açılardan karşılayıp karşılanmadığının belirlenmesinde kullanılmak üzere bir ölçüm tablosunun ve bağlı yönergesinin ihdas ettirilmesi değerlendirmelerin objektifliğine ve bilimselliğine hizmet edecektir. Aşağıdaki tabloda değerlendirilecek düzenlemelerin beş başlıkta uygunluğunun tespiti için kriterler belirlenmiştir. Yönerge kısmında belirtilen kriterlerin ağırlıklı karşılanma durumu ve düzenlemenin o başlıktaki baskın etkisi hedefe uygunluğun “uygun, kısmen, uygun değil” şeklinde daha öz bir ifade ile değerlendirilmesine de imkân sağlayacaktır. Ayrıca düzenlemenin sosyal poltika araçlarının hangilerini kullanıma soktuğu da tabloya eklenilmektedir.
SOSYAL POLİTİKANIN HEDEFLERİ (AMAÇLARI) AÇISINDAN DEĞERLENDİRME
|
Uygunluk
|
Sosyal Uzlaşma:Bu hedefin sağlanmasına yönelik olarak en önemli başarı kullanılacak metodun hemen hemen hiçbir kimse tarafından kabul edilemez olarak görülmemesidir.
|
|
|
|
Sosyal Barış:Bu ölçümleme yapılırken düzenlemenin yeni farklılıklar ve yeni çatışmalar meydana getirip getirmediği ve getiriyorsa bunun ortadan kaldırdığı farklılıklara oranlanması da ihmal edilmemelidir.
|
|
|
|
Sosyal Güvenlik:Bu çerçevede bir düzenlemenin sosyal güvenlik hedefine uygunluğu, düzenlemenin, otonom tüketim tanımlamalarında değişiklik yapıp yapmadığı, bu değişikliklerin rasyonel olup olmadığı, sosyal güvenlik alt standartlarının geliştirilmesi hedefine hizmet edip etmediği, bütçe imkânlarıyla uyumlu olup olmadığı, dolayısıyla uygulanabilir olup olmadıklarının tespitiyle ölçümlenebilir.
|
|
|
|
Sosyal Refah:Yani düzenlenmenin uygunluğu maddi yönden kişi başı GSMH ve harcamaların gelişmiş ülkeler seviyesine getirilmesine yönelik olup olmadığı manevi yönden ise; kişinin özgürlük ve güven içinde bulunma hisleri ile manevi tatmini artırıcı diğer hislerin gelişimine ne kadar olumlu ve olumsuz katkı sunduğunun analizi ile tespit edilebilir.
|
|
|
|
Sosyal Adalet:Bir düzenlemenin sosyal adalet hedefine uygunluğu düzenlemenin kısa ve uzun vadede adalete hangi açılarda yaklaştırıp uzaklaştırdığı ve algıyı nasıl yönlendireceğinin analizi ile ölçümlenebilir.
|
|
|
|
Bu reform Hangi sosyal politika araçları kapsamına girmektedir?
|
|
|
|