Yevmiye Boşluk Doldurmalı Muhasebe Öğretim Sistemi
Muhasebe Öğretiminde Yeni Yöntem ve Materyal Arayışı
Bu yazıyı 2005 yılından beri üniversitelerde muhasebe dersleri veren, 5 yıl kadar Banka Teftiş Kurulu Üyeliği Süresince muhasebenin pratikte kullanımı ve denetimi ile ilgilenen kişinin gözlemleri olarak ele alınabilir. 4 farklı üniversitede(Kamu ve Vakıf) yoğun olarak bir çok muhasebe dersine girilmiş ve bu dersler sırasında hem Yüksek Lisans hem Lisans hem de Ön Lisans öğrencilerine muhasebe dersleri anlatılmıştır. Öğrencilerin bu dersi kavramada ve pratik hayatta kullanımına dair hem çeşitli teknikler geliştirmeye çalışmanın yanın sıra dersler sırasında muhasebe dersinin nasıl daha kolay anlaşılabileceğine dair sürekli gözlem ve araştırmalarda bulunulmuştur.
Ön lisans öğrencileri ile dersler sırasında muhasebe dersini nispeten daha kolay algılayabilecek olan Ticaret Lisesi mezunlarını incelemiş bir çok kere muhasebe dersi almış bu öğrencilerin dahi anlamakta güçlük çektikleri ve yanlış algıladıkları konuların öğretim sisteminden kaynaklı sebeplerini çözmeye çalışmış ve bazı sonuçlara ulaşmıştır. Örnek vermek gerekirse bu öğrencilerin bir kısmının hafızalarında yaygınlaşmış olan “Giren Aktifdir, Çıkan Pasifdir” şeklindeki ezberin bu öğrencilerin özellikle pasif hesaplarla ilgili işleyişte kendilerini yanlışa götürdüğü tespit edilmiştir.
Lisans öğrencilerinin Muhasebe dersleri ile ilgili çevreden duydukları bir takım önyargıların ve matematik ağırlıklı gibi söylentilerin etkisiyle derse korkuyla yaklaştıkları bu durumun kendilerinde bir takım öğrenim engelleri oluşturduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin dersin başından itibaren bu engllerinin kaldırılması ve muhasebeyi ezber bilgi dışında mantığını kavramaya yarayacak şekilde öğretim teknikleri geliştirilmiş öğrencilerin daha ilk haftalarda “Muhasebe beklediğimiz gibi değilmiş, mantığını kavradıktan sonra zor değilmiş hatta eğlenceli imiş” demelerini sonuç verecek bir yapıyı hedefleyen bir sistem geliştirmiştir. Muhasebe derslerinin özellikle ilk 4-5 haftasında bu algıyı doğurmanın ve derslere devamın sağlanmasının başarılı bir sonuç için en önemli kriter olduğunu düşünmektedir.
Lisansüstü sınıflarda muhasebe derslerini alanların lisans öğrencileri gibi benzer kaygılar taşıdıkları ancak kişinin mesleki tecrübe ve konumuna bağlı olarak özgüvenlerinin çok daha çabuk şekilde harekete geçirilebilecekleri görülmektedir. Bu öğrencilerden daha önce muhasebe dersi almış kişilerin bir kısmının hafızalarındaki muhasebe dersine ilişkin kalıpların kırılmasında ve rahatlamalarına yol açmada muhasebenin fonksiyonlarının büyük resim içerisinde gösterilmesi, muhasebe düzenindeki teknik ayrıntıların ve hesap detaylarının gerçek hayatta ve ticari faaliyetlerde nasıl işe yarayabildiğine dair özellikle kendi sektörlerine ilişkin örneklerin verilmesinin yerinde olduğu görülmüştür.
Yukarıda verilen örneklerin dışında da muhasebe öğretiminde önemli olan başka noktalar da tespit edilmiştir. Bunların hepsine burada yer verilemeyecektir. Ancak bütün muhasebe grupları için ortak bir nokta vardır ki bu çok önemlidir. Muhasebe uygulamaya dayalı bir derstir. Yeterli uygulama yapılmadan sadece görsel olarak bir takım noktaların ezberletilmesi ya da gösterilmesi öğrencinin dersi kavraması için yeterli olmamaktadır. Dolayısıyla öğrenci yeterli uygulama yapmamışsa ne kadar güzel bir anlatım olursa olsun, ne kadar görsellik sağlanırsa sağlansın öğrenci en fazla gördüğü örneği(ezberleyebilmiş se) yapabilmekte, farklı hesap isimleri ile ya da farklı bir işlemle kurgulanmış örnekte ne yapacağını bilememektedir. Derste ders anlatıp öğrnecilerin ders dışında bol uygulama yapmasını beklemek, ya da uygulama ödevleri verip bunların yapılmasını beklemek, genel öğrenci profili ve müfredatımız açısından çok gerçekçi olmamaktadır. Bu şekilde bir yöntemle baştan öğrencilerin önemli bir yüzdesinin başarılı olamayacağını kabullenmiş olmaktayız. Çünkü ders dışı çalışma ve uygulamaları en azından %30-%50lik bir öğrenci kitlesinin yapmadığı ya da üstünkörü baktığı bir gerçeklikdir. Dolayısıyla çözüm derslerde yeterli uygulamanın yapılabilmesi ve de hemen hemen her öğrenciye birebir uygulama yaptırılabilmesi ve kontrol edilebilmesidir. Bunun önündeki en büyük engel ise ders sürelerinin kısıtlı olması ve belli saati aşan ek derslerde öğencilerin sıkılacağı gerçeğidir. Yazar bunun nasıl aşılabileceğini araştırmış, nasıl, birim zamanda daha fazla örnek çözdürülebileceği ve kontrol edilebileceği üzerine yoğunlaşmıştır.
Bu araştırma sırasında öğrencilerin örnek çözerken önemli bir zaman kaybına uğradığı tepsit edilmiştir. Şöyle ki uygulama için öğrencinin defter tutması gerekmektedir. Örnekler öncelikle sınıfta toplu olarak okunmakta defterlere kayıtedilmekte, sonra öğrencilerin yevmiye şablonu, büyük defter şablonu, ya da mizan, bilanço şablonu vb. hazırlayarak soruyu çözmesi beklenmektedir. Basit bir örnek çözümünde dahi 15-20 dakikayı bulabilen bir çözüm süresi kaçınılmaz olabilmektedir. Eğer bütün öğrenciler takip edebilsin kopmasın derseniz yanlışları düzetmek, ara kontrolleri yapmak, bazı ara açıklamalar yapmak vb. bu süre çok daha uzamaktadır. Ayrıca örnek çözümleri için defter tutmak zorunda kalan öğrenci için vazgeçilmez ders materyali defter olmakta, dolayısıyla muhasebe kitabı kullanmamakta, kitabı alsa dahi toplu bir ders materyali için konu anlatımlarını da defterine yazmak ihtiyacı duymaktadır. Bu durumda ders anlatımı sırasında zaman kaybına yol açan dolayısıyla uygulama süresini kısaltan önemli bir noktadır. Çözüm: Yazar bu duruma “Öğrencinin minumum metin yazması maksimum problem çözmesi” hedefiyle bir çözüm bulmaya çalışmıştır. Bu alana yoğunlaşmış bir eğitim arge kurumuyla “Yevmiye boşluk doldurmalı muhasebe öğretim sistemi” adını verdiği bir sistem ve kitap geliştirmeye başlamıştır. Bu sistemle hazırlanan kitapla öğrencinin kitaptan ayrı bir defter tutmasının engellenmesi hedeflenmektedir. Öğrencinin not alması gereken her şey kitapta olduğu gibi çözmesi istenen örnekler ve uygulamalar da kitapta yer almalıdır.
Klasik kitaplardan farklı olarak tamamen çözülmüş bir iki örneğin ardından, çözülmemiş ancak öğrencilerin yazabileceği alanlar bırakılmış olan sorular bulunmaktadır. Ayrıca bu alanlarda şablonlar hazırlanmış durumdadır. Öğrenciden sadece soruya göre hazırlanmış şablonlarda ilgili boşlukları doldurması beklenmektedir. Bu şekilde öğrenci soruyu yazmakla vakit kaybetmemekte, şablonu hazırlamakla uğraşmamakta sadece sorunun çözümüne odaklanmaktadır. Ayrıca konuların deftere yazılması, örneklerin doğru aktarılması için tekrarların yapılması vb. bir çok unsura da gerek kalmadığı için müthiş bir zaman kazanılmaktadır. Bu sürenin tamamı kitaptaki çeşitli soruları çözmekle değerlendirilmektedir. Öğrenci bir soru için dakikalarca metin yazmak şekiller çizmek zorunda kalmamakta sadece soruyu okuyup gerekli açıklamaları dinledikten sonra bulmaca çözer gibi ilgili başluklara hangi hesapların ve hangi bakiyelerin geleceği konusuna yoğunlaşmakta ve çok daha az yorularak çok daha fazla örnek çözmektedir.
Aynı durum hoca için de geçerlidir. Hoca kitabı ayrı bir versiyon olarak basılmakta, hocanın kitabında öğrenci kitabındaki boşluklar dolu olmaktadır, çözüm zaten önünde olmaktadır. Hoca gerekiyorsa kendi kitabından çözümü gözden geçirmektedir. Öğrencilerin tümünün önünde olan ve defter olarak ta kullanılan aynı şablondaki tek bir kaynağın vermiş olduğu rahatlıkla her şeyi tahtaya yazmak zorunda kalmadan çok daha fazla zaman kazanmakta, soruyu okuyup gerekli açıklamaları yaptıktan sonra verdiği süre içerisinde öğrencilerin arasında dolaşarak çözümleri çok daha kolay kontrol edebilmektedir. Kitaba baktığında bütün şablon ortak olduğu için öğrencinin yaptığı yanlışları çok daha kısa sürede görebilmekte ve bir bulmacaya müdahale eder gibi gerekli açıklamayı yapabilmektedir. Hoca da birim zamanda belki çok daha az yorularak çok daha fazla örnek çözebilmektedir. Birim soru için çok daha az tahta kullanarak çok daha fazla soru çözebilmektedir.
-
Sayfa GezintiÖnceki [14]