Sağlık piyasalarının tamamına yakını, ne tamamen rekabetçi ne de tamamen tekelcidir (Jacobs & Rapoport, 2002, s. 217).Sağlık piyasalarında özel sektör bulunmakla birlikte geniş bir devlet kesimi ve devlet sağlık harcamaları söz konusudur. Sağlıkta geniş hükümet müdahalesinin altında yatan temel mantık, tam rekabet piyasalarının ideal varsayımlarının hiçbirinin sağlık piyasalarında düzgün çalışmaması olarak gösterilir (Donaldson, Gerard, Jan, & Wiseman, 2005, s. 29). Ekonomi teorisine göre devlet; kamu mallarını koruma, tekelci gücü kontrol etme, dışsallıkları yönlendirme ve bilgi asimetrisi ile başa çıkma durumlarında piyasada olabilir ve olmalıdır. (Wonderling, Gruen, & Black, 2005, s. 150). Ayrıca, sağlık piyasalarında hizmet alıcısı tarafında bulunan bilgi azlığı, sağlık sigortacılığındaki “Ters seçim ve ahlaki tehlike” olarak tanımlanan etik dışı uygulamalar, fiyatlanamayan dışsallıklar ile bazı malların tüketilmesi konusunda oluşmuş konsensüs olarak tanımlanabilecek paternalizm, devletin bu piyasalarda olmasını gerektirmektedir(Rosen, 2005, pp. 216-219), (Sayım, 2009, s. 280). Amerika gibi kişisel finansmanın yüksek olduğu ülkelerde dahi hükümetin sağlık harcamaları artma eğilimindedir (Getzen, 2010, s. 334-335). Hükümetler kaynak veya gelir dağılımı tahsisini etkilemek için çeşitli politikalar ve araçlar kullanabilir. Sağlık ile ilgili temel kategoriler, seçici emtia vergileri ve sübvansiyonlar, sağlığa yönelik kamu harcamaları, transfer programları ve düzenlemeler olarak kabul edilebilir (Folland, Goodman, & Stano, 2010, s. 416).
Sağlık finansman politikası şu konularda karar vermeyi gerektirir. Tahsisat nasıl yükseltilecektir? Tahsis edilen fonlar nasıl bir araya getirilecektir? Adil ve verimli bir şekilde nasıl kullanılacaktır? Bilgilendirilmiş şekilde karar süreçleri için, kullanılan mali kaynakların miktarı, bunların geldiği yerler ve nasıl kullanıldığı konularında güvenilir bilgi gerekmektedir. Ulusal Sağlık Hesapları bir ülkedeki farklı sağlık bakım faaliyetleri, sağlayıcıları, hastalıklar, nüfus grupları ve bölgeler için kamu ve özel tüm sektörlerdeki sağlık harcamaları eğilimlerini izlemek amaçlı kanıtlar sağlar. Etkili sağlık finansmanı için ulusal stratejiler geliştirilmesi ve sağlıkta ek fonların arttırılmasına yardımcı olur. Bu bilgiler bir ülkenin sağlık sisteminin gereksinimlerine ilişkin finansal projeksiyonlar ve kendi geçmiş deneyimleri ya da diğer ülkelerle karşılaştırmalar yapmak için kullanılabilir. Ulusal Sağlık Hesapları başlığı “Dünya Sağlık Örgütü”nün küresel çapta sağlık birliktelikleri kurması için bir araç örneğidir. Bu alanda normların belirlenmesi, sağlık sistemlerinin performansında eğilimleri izlemek, farklı ülkeler için politika seçenekleri göstermek ülkelerin bilgilendirilmiş karar kapasitelerini arttırmak için faydalı olabilecektir (World Health Organization, WHO, 2010).
Dünyadaki gelişimi açısından değerlendirildiğinde, sağlık ekonomisinin ayrı bir disiplin olarak ortaya çıkışı 1958 yılında Mushkin tarafından yazılan ve sağlık ekonomisinin alanını tanımlamaya çalışan makalesi ile başlamıştır. Mushkin (1962) daha sonra yazdığı bu alandaki ikinci makalesinde ise ilk kez sağlığı bir yatırım olarak gören görüşleri ortaya atmış ve bu çalışma daha sonraki araştırmalara temel oluşturmuştur. Sağlık ekonomisi literatür açısından en önemli dönüm noktası Arrow tarafından 1963 yılında yazılan ve sağlık sektöründe serbest piyasa kurallarının işlemeyiş nedenlerinin tartışıldığı makaledir. 1963-1980 yılları arası ekonominin kavram ve tekniklerinin sağlığa uyarlanması yönünde yoğun çalışmaların yapıldığı ve sağlık ekonomisinin teorik çerçevesinin geliştiği bir dönemdir. 1980’li yıllardan sonra ise sağlığın ölçülmesi kavramının da hızla gelişmesi, sağlık harcamalarının ülkelerin büyüme hızından daha hızlı bir şekilde artmaya başlaması, geri ödeme kurumlarının hızlı gelişen sağlık teknolojisini ödemede karşı karşıya kaldıkları güçlükler nedeniyle sağlık ekonomisinin hemen her alanı ile ilgili araştırmalarda ve yayınlarda büyük bir artış yaşanmıştır. Dünyada bu gelişmeler yaşanırken Türkiye’de sağlık ekonomisinin bir disiplin olarak gelişimi, dünyadaki gelişmiş sağlık sistemlerine sahip ülkeler ile karşılaştırıldığında oldukça geç başlamış olup halen bu alanda yapılan çalışmalar oldukça dağınık ve yavaş bir şekilde gerçekleşmektedir. Bu makalenin ana konusunu oluşturan ve sağlık hizmetlerinde ekonomik değerlendirme yöntemlerinin kullanımı ve daha genel olarak Sağlık Teknolojisi Değerlendirme, Türkiye’de henüz başlangıç aşamasındadır. Türkiye’de bu konuda eğitim ve araştırma yapan kurumlar olmasına karşın sağlık sisteminin amaçları arasında verimlilik, performans, etkililik gibi kavramların sağlık sisteminin amaçları arasında son yıllara kadar yeterince yer almaması nedeniyle uygulama eksik kalmıştır. Kamu sağlık hizmetlerinde yıllar itibari ile yaşanan düşük performans göstergeleri ve kaynakların verimsiz kullanımı hiç bir şekilde sorgulanmamış ve bu sorgulamanın yapılacağı ya da yöneticilerin bundan sorumlu olacağı bir ortam gelişmemiştir. Kamu hastanelerindeki düşük kapasite kullanma oranları buna örnek olarak gösterilebilir. 1990’lı yılların başından itibaren gündeme gelen sağlık reformları çerçevesinde sağlık ekonomisinde kullanılan kavram ve yöntemler de gündeme gelmeye başlamış ancak bunları uygulamaya yönelik gelişmeler 2003 yılında açıklanan “Sağlıkta Dönüşüm” programı ve bunu izleyen dönemde gerçekleşmiştir. Bu program çerçevesinde bir yandan tüm nüfusu kapsayacak bir genel sağlık sigortasının gerektirdiği yasal zemin hazırlanırken bir yandan da mevcut sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesi ve bunların kapsadığı hizmetlerin hem kapsam hem de finansman yöntemleri açısından eşitlenmesi konusunda önemli adımlar atılmıştır.(Özgen ve Tatar, 2007)
Türkiye'de Sağlık Ekonomisine ilişkin bütüncül kaynakların ise özellikle 2005 yılı sonrası sağlık teşkilatındaki her kademe yönetici ve yönetici adaylarının daha yoğun olarak Yüksek Lisans yapmaya yönelmesiyle ortaya çıkmaya başladığı söylenebilir. 2006 ve 2007 yıllar sonrasında büyük bir hızla bir çok vakıf ve devlet üniversitesinde daha lisans bölümlerinin yanısıra Yüksek Lisans"Sağlık ve Hastane Kurumları Yöneticiliği" programları açılmıştır. Bu alandaki öğrenci sayısındaki artışın alanda çalışan akademisyenleri ve alanla ilgili çalışmaları da arttırdığından bahsedilebilir. Alanla ilgili çalışmaların niceliğinin yanısıra niteliği ile ilgili gelişmelerde özellikle sağlık bakanlığının elindeki istatistiki verilerin daha fazla paylaşılması etkin rol oynayabiir. Bu şekilde daha çok teknik analizin yapıldığı ve sonuçların üretildiği çalışmaların nicelik ve niteliği farklı boyutlara ulaşabilecektir.